Bu yazıda sizinle paylaşmak istediğim Oğuz Atay ve Tutunamayanlar kitabı. Edebiyatımızın en büyük yazarlarından Oğuz Atay ve edebiyatımızın ilk postmodern kitabı Tutunamayanlar.
Oğuz Atay 12 Ekim 1934’te Kastamonu’da doğmuştur. İlkokulu ve liseyi Ankara’da tamamladıktan sonra İstanbul Teknik üniversitesi İnşaat Fakültesinden mezun olmuştur. İstanbul Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi inşaat bölümünde öğretim üyeliği yapmış ve 1975 yılında doçent olarak Topoğrafya adlı bir mesleki kitap yazmıştır. 1971-72’de en popüler romanı Tutunamayanlar’ı yayınladı ve TRT Roman ödülünü kazandı. Büyük bir Dostoyevski ve Kafka hayranıdır. Tutunamayanlar’ı hep sevdiği kadın olan Sevin ve intihar eden arkadaşı Ural’a ithaf etmiştir.
Tutunamayanlar ilk çıktığı zamanlarda tabiri caizse ”tutunamamış” ve sadece TRT ödülü ile sınırlı kalmıştır. her büyük yazar ve sanatçı gibi döneminde ilgisiz kalmış sonrasında ise odak haline gelmiştir. 1973 yılında bir okuruna Tehlikeli Oyunlar kitabını imzalarken yazdığı not bu durumu özetler niteliktedir: ”Akşit Göktürk arkadaşa, ben de az okunan talihsizlerdenim. Beni oku olur mu? Sevgiler.”
Okunmamak, kitaplarını, hikayelerini insanlara anlatamamak Atay’ı yalnızlığa itmişti. Belki kitaplarında insanlara bunu anlatmak istemiş ama okunmayınca bundan da karşılık alamamıştı. Özellikle Tutunamayanlar kitabında modern şehir yaşamı içinde bireyin yaşadığı yalnızlık, insanların birbirlerini anlamamalarını hatta anlamak istemediklerini eleştirel birazda ironik bir dille anlatır.
Tutunamayanlar karakteri Turgut’un kafa sesi olan Olric’de kim bilir böyle çıktı . İnsanların birbirini dinlememesi, anlamaması sonucu gerçek bir insan değil de kafasından konuşacağı birine ihtiyacı vardı ve bu da her şeyi anlayabilecek Olric’ti. Bizde günlük hayatta yaşadığımız olayları kendi kafamızda anlattığımız, sonuca varmaya çalıştığımı zamanlar oluyor. Evet belki Olric değil ama aslında Atay burada hepimizin zaman zaman Olric gibilerine ihtiyacımızın olduğunu anlatmak istiyor. Bu yüzden Olric’i bu kadar benimsemiş ve popüler yapmış olabiliriz.
Oğuz Atay’ın Ölümü
Bu kadar yalnızlığı hisseden, kendisini de bir tutunamayan olarak gören Atay’ın ölümü de oldukça dramatiktir. Beyin tümörü ameliyatından bir sene sonra bir dostunun evindedirler. Oğuz Atay bir ara banyoya gidere. Bir süre çıkmaz. Bir sessizlik olur. Dostları merak edip seslenirler ‘Nasılsın Oğuz’ diye. Oğuz Atay, ‘Sevinmeyin, daha ölmedim’ karşılığını verir banyodan. Sonra yine bir sessizlik olur ve yine merak başlar. Dostları banyoya koşarlar, ‘Nasılsın Oğuz’ diye seslenirler. Bu defa ölmüştür. ‘Sevinmeyin, daha ölmedim’ Atay’ın son sözleridir.
TUTUNAMAYANLAR
Kitaptan bahsetmeden önce şunu söylemek isterim ki benim de ön yargılarımın olduğu bir kitaptı. Etrafımda sürekli çok kalın bir kitap olduğunu, çok ağır geldiğini söyleyip yarıda bırakanların yorumu beni bu kitabı okumayı engelliyordu. Ama 2019 yılında yazar Ali Lidar ile tanıştım ve görüşlerim tamamen değişti. Konuşurken Tutunamayanlar’ı okuduğunu ve hayatının dönüm noktası olduğunu ifade etti. Bunun üzerine tüm ön yargılarımı bıraktım ve okudum.
Gerçekten bakış açısını değiştiren bir kitap. Bahsedildiği kadar da ağır bir kitap değil. Evet biraz kalın ve iç buhranı anlatan bir kitap olduğu için ilerlerken zorlanılıyor ancak okudukça daha akıcı bir hale gelmeye başlıyor. Edebi yönü ve dili muhteşem bir kitap. Ancak bu tarz bireyin iç dünyasını ele alan, iç bunalımları anlatan bir kitap okuyacaklara tavsiyem Yusuf Atılgan, Albert Camus gibi yazarları okuduktan sonra okumalarıdır. Direkt olarak Atay okumak hem üslup bakımından hem de iç bunalım bakımından biraz ağır gelecektir. Çünkü Atay bu konuda gerçekten kendini aşmış ve o hissiyatı tam olarak vermiştir.
Kitabın Özetinden Bahsedecek Olursam
Kısacık kitabın özetinden bahsedecek olursam; Turgut Özben ve Selim Işık yakın iki arkadaştır ancak tercihler zamanla araya mesafeleri getirir. Bir gün Turgut Özben gazetede Selim Işık’ın intihar ettiği haberini alır. Bunun üzerine arkadaşının geçmişini biraz araştırmak ve bilgi almak ister. Turgut hem arkadaşının hayatını anlamaya çalışır hem de bu yolculukla kendi hayatını sorgular ve olaylar bu şekilde gelişir.
Atay kitapta insanların rıh hallerini çok güzel tahlil etmiş, topluma ”tutunamayan” insanları anlatmaya ve anlamaya çalışmıştır.
Kitabı sakin bir zamanınızda okumanız da ayrıca anlamanızı etkileyecektir. Parça parça okunduğunda anlam ve sıralama kargaşası çıkabilir ve bu anlamıyorum diyerek kitabı bırakma isteğine sebep olabilir. Kitabı okuduktan sonra ister istemez insanın ağzına ”tutunamamak” kelimesi yerleşiveriyor. Çünkü sanki yıllardır açıklamaya çalıştığımız şey buymuş da Oğuz Atay bunun kelime halini bulmuş gibi.
Kitabın tek bir kötü özelliğinden bahsedebilirim sanırım; bittikten sonra ne kadar kitap okursanız okuyun Tutunamayanların yeri dolmuyor. O mükemmellik hissini başka bir kitaptan alamıyorsunuz. Naçizane görüşüm bu kitabı herkes okumalı ve tavsiye etmeli. Ne zaman okuyacağınız size kalmış. Siz kendinizi ne zaman kitaba hazır hissederseniz o zaman okunmalı. Ama mutlaka okunmalı. Okuduktan sonra hayatımızın parçası olacak bir kitap.
iyi okumalar, kitapla kalın..
Yatağımın karşısında bir pencere var. Odanın duvarları bomboş. Nasıl yaşadım on yıl bu evde? Bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? Ben ne yaptım? Kimse de uyarmadı beni. İşte sonunda anlamsız biri oldum. İşte sonum geldi. Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım.
Oğuz Atay , Tutunamayanlar
Yorumlar