Kısaca lösemiye bakacak olursak en basit ve en bilinen tanımıyla kan kanseri. Ama dediğim gibi basit ve bize göre bilinen tanımı. Yaşayanlar için, bizzat bilenler için tanımı çok çok daha farklı. Sağlık kitaplarında ya da dergilerinde yazan tanımını demiyorum, kimsenin tarif edemediği sadece onların ağzından duyabileceğimiz tanımlar bunlar.

Çocukluk döneminde görülen (%35) kanserlerin büyük çoğunluğunu oluşturan lösemi, herhangi bir etkiyle damarlarda dolaşan kanın esas yapım yeri olan kemik iliğindeki ana hücrelerde oluşan şifre değişikliği ile blast adını verilen olgun olmayan kan hücrelerinde artış meydana getirmektedir. Bu hücreler hızla yayılarak kemik iliğini, lenf bezlerini, dalağı, karaciğeri, beyin ve merkezi sinir sistemini tutmaktadır. Yani kemiklerin içinde bulunan süngerimsi bir yapı olan kemik iliği, kırmızı ve beyaz kan hücreleri (alyuvarlar ve akyuvarlar) ile kanın pıhtılaşmasını sağlayan trombositlerin üretildiği yerlerde bulunan beyaz kan hücrelerindeki lenfoid ve myeloid hücrelerinin kontrolsüz ve aşırı çoğalmasıdır. Bu beyaz kan hücreleri vücuttaki enfeksiyon ve hastalıklarla savaşmaya yardımcı olan sağlıklı beyaz kan hücrelerinin çalışmasını engellemektedir. Çocuklarda en çok 2-5 yaşlarında artmakta, her yıl 16 yaşın altında 1200-1500 yeni lösemili çocuk vakası bildirilmektedir.

Lösemi hastalarının %90’ında net ve kesin tanılar bulunmamakta %10’unda ise daha önce başka nedenlerle alınan radyoterapi ya da kemoterapi, maruz kalınan kimyasal ilaçlar veya Down sendromu gibi doğuştan gelebilen nedenler görülmektedir. Yani bir gün uyandığınızda bu hastalığın belirtilerini taşıyor olabileceğini asla unutmadan, bu hastalıkla mücadele eden kişilere ön yargılı davranmamalı onlara bulaşıcı bir hastalık taşıyor gözüyle bakmamalıyız ki bence en sık yaptığımız şeylerden biri bu. Sanki bu insanlar her an bize bu hastalığı bulaştırmaya çalışıyor gibi davranmayı bir an önce bırakmalıyız. Bu insanlar isteyerek hasta olmadı ve zaten yeterince mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Birde biz onlara böyle davranarak onları daha da üzüyor ve mücadelelerinde onlara engeller oluşturmaktan başka bir iş yapmıyoruz. Onların engellerden çok morale ihtiyacı var ve hepsi birer kahraman olarak bizden çok daha büyük işleri başarıyorlar.

LÖSEV

Belirtileri ve Tanı Koyma

 Löseminin belirtilerine bakacak olursak, iştahsızlık, kansızlık, zayıflama, bacaklarda kemik ağrıları, cilt altında kanamalar (morarmalar), burun ve diş eti kanamaları, halsizlik, kemik ve eklem ağrıları ve ateş en yaygın görülen belirtilerdir.

Tanı koyma süreci ise,  bu belirtilere sahip hastaların doktora müracaat etmesiyle başlar. Lösemi teşhisinde fiziki muayene şarttır. Doktorun yönlendirmesiyle hastaya tam kan sayımı ve periferik yayma testleri yapılır. Bu test sonuçlarına göre lösemi ihtimali göz önüne alınır ancak kesin tanı için kemik iliğinden alınan bir parçanın patoloji, sitometri ve genetik laboratuvarlarında inceleme yapılması gereklidir. 

Tüm bunlardan sonra tedavisine başlanan löseminin en büyük mücadele gerektiren ve bireyler için en yorucu olan kısmı tedavi aşamasıdır. Bu aşamada artık birey ila. Ve motivasyon ile iyileşmek için büyük bir efor harcar.  Ne yazık ki 1 yaşın altında, 10 yaşın üstündeki yeni vakalarda tedaviye cevap azalmaktadır. Ancak bu hastalığın en büyük tedavisi ümit ve motive gibi geliyor bana. O yüzden en baştan en sona kadar asla ve asla yılmadan, tükenmeden hak ettiği hayatı doyasıya yaşamak için mücadele etmeli insan. Zaten bunu verilerle de görüyoruz; iyi bir tedavi ve moral desteği ile lösemide %85’lere varan oranda iyileşme sağlandığı kanıtlanmıştır.

lösemi karikatür ile ilgili görsel sonucu

Teşhisten sonra hastalığın risk gruplaması yapılır. Yüksek riskli hastalara daha yoğun ve uzun, bazı hastalara ise daha az yoğunlukta tedavi verilir.

Löseminin tedavisi öncelikle damar yolundan ve ağızdan verilen kemoterapi ilaçlarıyla yapılır. Merkezi sinir sistemini korumak ya da hasar varsa büyümesini önlemek için beyin omurilik sıvısına da kemoterapi verilebilir. Kan veya kanın içindeki özel hücrelerini donörlerden (gönüllü kan verici kişi) alınarak lösemili hastaya verilmesi, enfeksiyon mevcutsa gerekli mücadelelerin yapılması, böbreklerin, karaciğer ve kalbin kemoterapi ilaçlarının yan etkilerinden korunma önlemlerinin alınması çok önemlidir. Burada en büyük görev bizlere düşmektedir desek yanlış olmaz. Görevimiz, bağış. Ufacık bir bağışla bir insana can, umut ve yeni bir yaşam olabiliriz. Yapmamız gereken aslında ufacık bir şey.  T.C. Sağlık Bakanlığı ve Türk Kızılayı işbirliğiyle gerçekleştirilen bağışlara katılmak. Bunun için 18-50 yaşında, bilgilendirilmiş ve onam vermiş sağlıklı her birey Kızılay Merkezlerinde 10 dakikalarını ayırarak kök hücre bağışında bulunabilirler. Gün içerisinde ayıracağımız 10 dakika başka bir insan için yaşanacak onlarca yıl demek.

LÖSEV

Birde bu çocuklara yardımda bulunan onların tedavileri için ellerinden gelen her şeyi yapan çok güzel bir vakfa sahibiz; LÖSEV.  Açılımı Lösemili Çocuklar Sağlık ve Eğitim Vakfı olan LÖSEV  2000 yılında Türkiye’nin ilk ve tek Lösemili Çocuklar Hastanesi LÖSANTE’yi, 2008 yılında lösemili çocukların ücretsiz kolej eğitimi alabilecekleri Lösemili Çocuklar Okulu’nu, 2010 yılında ise tedavileri için Ankara dışından gelen ailelerimizin tedavi esnasında uzun veya kısa dönem konaklayabilmeleri için Lösemili Çocuklar Köyü’nü, 2015 yılında ise “insanlık ölmesin, insanlar da ölmesin” diyerek Avrupa’nın ilk, ülkemizin en donanımlı Lösemili Çocuklar Kenti ve multidispliner hastanesi LÖSANTE’yi  hayata geçirmiştir.

 LÖSEV sadece lösemili çocukların, ailelerinin ya da kanser hastalarının değil, tüm Türkiye’nin lösemi ve kanser konusunda bilinçlenmesi için çalışmaktadır. Sizlerde LÖSEV’in internet sitesinden gönüllü olabilir, her çalışmasında destekte bulunabilir, lösemiyle mücadele eden minik kahramanlarımıza yardımcı olabilirsiniz.

Unutmayın lösemi size diz çöktüremez daha güçlü şekilde ayağa kaldırır.