Yazar Hakkında

Charles John Huffam Dickens 7 Şubat 1812 yılında doğmuştur. Dickens, babasının iflas edip hapse düşmesi sonucu okulu bırakıp fabrikada çalışmak zorunda kalmıştı. Erken yoksulluğu ona yazılarında yardım etmiştir. 1836’da yayınlanan Bay Pikvik’in Maceraları (The Pickwick Papers) romanı ile büyük bir üne kavuştu. Birkaç yıl içinde uluslararası tanınan bir yazar olmuştur. Romanları haftalık ya da aylık çıkarıyordu. Buda okuyucuların tepkisini ölçüp ona göre yazmasında yardım oluyordu. 1843 ile 1846 arasında bol bol seyahat eden Dickens, bu seyahatlerde dönemin ünlü yazarlarıyla tanışma fırsatı bulmuş ve Tolstoy, George Orwell gibi büyük yazarlardan övgüler almıştır. 1858 yılında karısından ayrılan yazar bu dönemden itibaren yine seyahatlere çıkmaya ve konferanslar vermeye devam etmiştir. Bu seyahatler esnasında çok yorulan yazar 1870’te şöhretinin zirvesinde yaşamını yitirmiştir. Dickens döneminde olduğu gibi günümüzde de hala büyük bir ilgi görmekte ve kitapları çok okunanlar listesinde yerini almaktadır.
Neden İki Şehrin Hikayesi?
….O günler akıl çağıydı ve aptallık çağıydı, inançlar zamanıydı ve inançsızlıklar zamanıydı, ışık mevsimiydi ve karanlık mevsimiydi, umut baharıydı ve umutsuzluk kışıydı; yaşayabilmek için her şey vardı önümüzde ve yaşayabilmek için önümüzde hiçbir şey yoktu; hepimiz doğrudan cennete gidiyorduk, hepimiz doğrudan cehenneme gidiyorduk.
Soluksuz okuyacağınız bir macera işte bu cümlelerle başlıyor. Aynı zamanda da kitabın özeti diyebileceğimiz cümleler. Fransız devriminin hemen öncesi.. Olaylar Jarvis Lorry’nin yakın arkadaşı olan Dr. Manette’yi kurtarmak için Paris’e gitmesiyle başlıyor.
Zamanın ünlü doktorlarından olan Manette 18 yıl boyunca sebebi tam bilinmeyen bir sebepten ötürü Bastille hapishanesinde tutuklu kalmıştır. Dr. Manette’ nin kızı Lucie ve Jarvis Lorry doktoru kurtararak Londra’ya geri dönerler. 5 yıl sonra bir aristokrat olan ve yargılanan Darnay’in davasında tanık olarak bulunmak zorunda kalırlar. Darny’ı avukat Sydney Carton kurtarır. Darney ve Lucie evlenir fakat bu arada Paris’te ihtilal patlar. Paris halkı Darnay ve ailesinde nefret etmektedir. Bu yüzden bir şekilde tekrar yargılanır ve bu sefer suçlu bulunarak tutuklanır ve devamında olaylar gelişir. Olayların derinine inmeden ve sonundan bahsetmeden özeti bitirmek istiyorum. Çünkü en ufak bir ipucu olayları çözmenizde yardımcı olabilir ancak, kitap sonuna kadar merakı hak eden bir kitap. Son ana kadar olacakları kestirememek ve hep bir merak içinde ilerlemek bu kitabın en güzel yönlerinden olsa gerek.
Her şey tersine dönmüş… Katiller masumları yargılıyorlar.
İki Şehrin Hikayesi, Charles Dickens

Neden Bu Kadar Ünlü?
Yazarın da ‘’yazdığım en iyi hikaye ‘’ dediği iki şehrin hikayesi dünya listelerinde en çok okunan ve satılan kitaplar arasında 200 milyon ile ilk sırada yerini almış ve yıllardır bu yeri korumaktadır. Kitap adından da anlaşıldığı gibi 2 şehir arasında geçmektedir. İngiltere ve Fransa. Fransız İhtilalini konu alan kitapta dönemin büyük ve ünlü kentlerinin de bu ihtilalden etkilendiğini görmekteyiz. Belli bir olay üzerinden ilerleyen kitap aslında bize dönemin etkilerini çarpıcı bir gerçeklikle sunuyor. Her ne kadar kitapta Londra’da günler dingin ve hoş geçiyor gibi görünse de Paris’in karanlık ve devrim yüzü İngiltere’ye kadar ulaşmış ve iki şehir karanlığın içinden umut arayışını sürdürürken bizi hikayesine ortak etmiştir.
Gerçekçi ve merak ettirici bir dile sahip olan kitap ‘’tarihi kitaplar okurken sıkılıyorum’’ diyenleri bile içine çekecek kadar sürükleyici. Dönemde yer alan aristokrat ve halk ayrımı çok net bir şekilde eleştirel bir dille ifade edilmiş. Açlık, işkence, yoksulluk, sebepsiz yere ölen insanlar… Paris’te bunlar yaşanırken soylular kaçıp Londra’ya gelmekte ülkelerinin yaşadığı olaylara kayıtsız kalmaktadır. Tabi ki bu böyle devam etmeyecekti. Kitapta bir şarap dükkanından başlayan devrim tüm dünyayı sardı ve aristokratların aslında diğer insanlardan farkı olmadığı düşüncesi için büyük bir mücadele başladı. Ama garip olan şudur ki kitapta devrim olduktan sonra anlatılan 3 yılda da bir şey değişmemiştir önceki dönemin devamı niteliğindedir. Yazar yine eleştirel bir dille bunu gözler önüne sermektedir.

Her bir evin her bir odasında ayrı bir sır vardır ve bunların içlerinde çarpan her bir yürek de hemen yanı başındaki yüreğin bile bilmediği ayrı bir sır taşır içinde!
İki Şehrin Hikayesi, Charles Dickens
Kitap ilk başlarda biraz karmaşık gelebilir. Ama bu sıkılıp kitabı bırakmanıza neden olmasın. Kitabın ilerleyen bölümlerinde olaylar çözülmeye başladıkça hem şaşıracak hem de heyecanlanacaksınız. Kitapta her bir karakterin kendi hikayesi var. Karakterler öylesine hikayeye dahil olmamış ya da karakter bir kez yer alıp olaydan biranda kopmamış. Kitap belli bir kesim üzerinden anlatılsa aslında yazar bize dönemin buhranını, sınıf farklılığını ve sonunda insanların bu olaya bir dur diyerek mücadele etmesini anlatıyor. Evet sonrasında olayların hala aynı devam etmesini de eleştiriyor yazar fakat burada asıl olan mücadele etmek. Mücadele olan yerde illaki sonuç olur. Belki o dönem hemen sonuçlarını göstermedi ama sonrasında tüm dünyanın bildiği üzerinde yüzlerce kitap yazılan, film çekilen bir devrim ortaya çıktı. Bu o dönemde yaşayan insanların her birinin mücadelesiyle oldu. Herkes ‘’ben tek başıma ne yapabilirim’’ ya da ‘’bana ne böyle devam etsin’’ deseydi şuan ne Fransız devrimini konuşurduk ne de bu kitap olurdu.
Umutsuz menfaatler için umutsuz oyunların döndüğü umutsuz bir zaman bu.
İki Şehrin Hikayesi, Charles Dickens
İyi okumalar, kitapla kalın.
Yorumlar