Televizyonda en sevdiğimiz film açık;

Selvi Boylum al Yazmalım.

İlyas var diye değil,

bittiğinde; sevgi neydi, sevgi emekti repliğini

komik taklit ettiğim için.

Başımı çevirip bakıyorum,

yüzünde tüm yılların yaşanmışlığı; kırışıklıklar.

Her bir çizgiden okunuyor yorgunluğun.

Elimden gelse dizime yatırıp tüm yorgunluğunu unutturacağım.

Sen hep öyle yaparsın çünkü.

Ne zaman içim sıkılsa gelir sarılır, dizlerine yatarım

her şey biranda buharlaşıverir.

Sanki huzurunu hissettirmeden bana geçirirsin.

Tekrar filme dönüyorum.

‘’Sevgi emekti diyor’’ Asya.

Sahi ne çok emek harcadın sen bana.

Ben bunların karşılığını nasıl öderim?

Unutmuşum, sen karşılık beklemezsin ki.

Ama sana duamdır;

‘’Bundan sonraki ömrün öyle güzel olsun ki,

her çizgi kendinden utansın,

bir daha hiç buğulanmasın gözlerin.’’

Asya Cemşit’i seçti yine.

‘’Doğru karar, İlyas hiç hak etmedi zaten’’ diyorsun

Ben hak ettim mi seni?

O yüzden mi benimsin?

O zaman öyle güzel bir şey yapmışım ki,

sen benim olmuşsun.

Tekrar bakıyorum gözlerine.

‘’Anne’’ diyorum,

‘’Çok üşüdüm sarılsana biraz bana.’’

Söyleyemediğim diğer onca şeyi, gözlerimden anlarsın sen.

Zaten ne zaman gözlerime baksan,

Beni tamamen çözdüğünü hissederim.


Sensemek kelimesi eski Türkçede sana hasret kaldım, seni özledim anlamına gelmektedir.