İnsan yaşamındaki en önemli gereksinme olan beslenme, büyüme, gelişme ve sağlıklı bir şekilde yaşamın sürdürülmesi için besinlerin insan vücuduna alınıp kullanılmasıdır.
Yirminci yüzyılın başından beri sürdürülen araştırmalarla, beslenme bir bilim dalı olarak gelişmiştir. Bu bilim dalı, besinlerin üretiminden insan vücudunda kullanımına kadar geçen tüm evrelerde insan-besin ilişkisini inceler.
Toplumların ve bireylerin birincil amacı sağlıklı ve üretken bir biçimde yaşamlarını sürdürmektir. İnsan sağlığını etkileyen, çevre, iklim, kalıtım gibi birçok faktör vardır. Fakat bu faktörlerin en başında beslenme gelir. Günümüze kadar yapılmış birçok deneysel araştırma, sağlıklı ve düzgün çalışan bir vücut yapısının beslenmeye bağlı olduğunu kanıtlamaktadır.
İnsanlar üzerinde yapılan çeşitli araştırmalar yine beslenmenin insan sağlığı üzerindeki etkisini ortaya koymuştur. Örneğin yetersiz beslenen toplumlardaki çocuk ölüm hızının yeterli beslenen toplumlardan on kat daha fazla olduğu gözlemlenmiştir.
Değişik ülkelerde yapılan araştırmalar beslenmenin yetersizliği ile vücut yapısı arasında doğru orantılı bir ilişki olduğunu ortaya koymuştur. Örneğin Japonya’da yapılan bir araştırmada 12 yaş grubu çocukların ortalama boy ölçüsü 1900 yılında 134 cm iken, ülkedeki besin üretimi ve tüketimindeki artışla birlikte 1939 yılında 138 cm olmuştur. 1950 yılından sonra aynı yaş çocuklara iyi kalite ek besin verilmeye başlanmış ve 1960 yılında çocukların boy ölçüsü 142 cm’ye ulaşmıştır.
Beslenme aynı zamanda işçinin üretim hızını etkileyen etmenlerin başında gelmektedir. İşçilerin gereksinmesinden daha az besin tüketmesi onların daha az üretken olmasına yol açar. Aynı zamanda yeterli ve dengeli beslenemediği için vücut direncinin düşmesine ve daha sık hastalanmasına sebebiyet verir. Bunun sonucunda da üretim hızı düşer ve sağlık harcamaları artar. Dünyanın birçok yerinde yapılan araştırmalar beslenme durumu iyi olan işçilerin olmayanlara oranla birkaç kat daha fazla üretim yaptıklarını ortaya koymuştur.
İlk üç yaşa kadar olan hızlı beyin gelişimi o dönemdeki beslenmeye bağlı olarak zekayı etkilemektedir. Hızlı beyin gelişimi döneminde yetersiz ve dengesiz beslenen çocuklarda zeka geriliği gösterenlerin oranı yeterli ve dengeli beslenenlere oranla daha fazla bulunmuştur.
Ülkemizde yetersiz ve dengesiz beslenme özellikle büyüme çağındaki çocuklarda, gebe ve emzikli kadınlarda ve ağır işlerde çalışan işçilerde önemli bir sorundur. Aynı zamanda kentsel yaşamın getirdiği hareketsizlik sonucu artan şişmanlık ve obezite birçok sağlık sorununa yol açmaktadır. Yetişkinlikte ölüm nedenlerinin başında bulunan kalp-damar hastalıkları, kanser, sindirim sistemi hastalıkları, şeker hastalığı ve benzeri kronik hastalıklar bu sağlık sorunlarındandır.
Toplumdaki Beslenme Sorunlarının Nedenleri
Beslenme durumunu etkileyen etmenler genel olarak şöyledir: Gelir düzeyi, beslenme örüntüsü ve alışkanlıkları, fiziksel aktivite, enfeksiyon hastalıkları ve parazitler, kötü çevre koşulları, beslenme bilgi düzeyi yetersizliği, yanlış emzirme uygulamaları, yetersiz besin ögesi alımı.
Yetersiz beslenmenin başında artan dünya nüfusu ile birlikte bazı toplumlardaki insanların yeteri kadar besin bulamayışı gelir. Bu toplumlardaki besin yetersizliğinin başlıca nedenleri arasında insanların üzerinde yaşadıkları topraklara oranla daha çok olması, tarım ve hayvancılıkta yetersizlik, gelişen teknolojiye ayak uyduramamak gelir.
Ülkemize baktığımızda özellikle hayvansal kaynaklı gıdaların üretimi ve tüketimi düşüktür. İyi kalite besin kaynağı olan hayvansal gıdaların ve kaliteli besinlerin fiyatı her geçen gün artmaktadır. Halkımızın çoğunluğunun gelir düzeyinin düşük olması da kaliteli besinleri tüketim oranını düşürmektedir.
Büyüme ve gelişme çağındaki çocukların beslenme sorunlarının başında ailelerin beslenme bilgisinin yetersizliği vardır. Gıdaların besin değerinin düşürülecek şekilde pişirilmesi veya saklanması, vücuda etkisi bilinmeyen gıdaların yanlış tüketilmesi gibi uygulamalar çocuklarda önemli derecede yetersiz beslenmeye yol açmaktadır. Aynı zamanda uzun süredir uygulanan, doğru bilinen fakat yanlış olan inanışlar da çocuklarda beslenme yetersizliğine yol açar. Örneğin küçük çocuklara yoğurt, yumurta yerine şekerli besinler verilmesi, ishal olur düşüncesi ile yazın çocuğa süt verilmemesi, küçük çocuklara su vermenin yanlış olduğu düşüncesi vb. Bu gibi yanlış uygulamalar beslenme bilgisi eksikliği ve yanlış inanışlar doğrultusunda ortaya çıkar.
Kaynak: Baysal, Ayşe. Beslenme, 18. bs., Ankara,Hatipoğlu Basımevi, 2018.
Yorumlar