Bir Tutam Dergi’nin yeni sayısı çıktı! Emeği geçen herkese teşekkürler. Tüm okurlarımıza keyifli okumalar dileriz.
Dergimizi indirmek için aşağıdaki indir butonuna tıklayabilirsiniz.
ETRAFINDAKİ GÜZELLİKLERİ FARK ET
Baktığın pencere yaşamını belirler ve yaşam etrafındaki güzellikleri fark ettiğin sürece özeldir. Şimdi sizlerle iki farklı yaşam penceresinin anlatıldığı naif bir hikâye paylaşacağım.
Günlerden bir gün elinde fotoğraf makinesi ve defteri ile Mali’de Dogo bölgesindeki bir köye ziyaretçi geldi ve fark etti ki bu köy adeta yeni doğmuş bir bebek gibi temiz ve masumdu. Bu ziyaretçi aynı zamanda bir seyahat rehberinin yazarıydı. Hemen kitabına bu köye gidilmesini ve o güzellikleri görmeleri gerektiğini ekledi.
Aradan az bir zaman geçti ve o köye otobüsler dolusu turist geldi. Bu ziyaretler aylarca sürdü. En sonunda yaşlı bir adam yanına çadırını bir de torununu aldı tepeye çıkan yolun ortasına çadırını kurup gelen ziyaretçilere zencefil çayı vermeye başladı.
İşte hikâyemiz burada başlıyor.
Yaşlı adam o sabah yine her sabah olduğu gibi gelen ziyaretçilere çay veriyordu. Bir ziyaretçi mola verip çayını içerken yaşlı adama gün içinde gözlemlediklerini anlatmaya başladı:
” Bu köyde nasıl yaşıyorsunuz anlamıyorum. Binlerce kilometre yol kat ettim ama boşa zaman kaybıymış. Gelmeden önce bir yazarın kitabından okumuştum ama ben o yazarın gördüğü neyi göremedim anlam veremiyorum. Yaramaz çocuklar okula gitmek yerine sokaklarda başıboş şekilde geziyorlar. Her şeyi bıraktım çocukların ayakkabıları bile yok. Kimse bu çocukların ayaklarına cam batar veya tırmandıkları ağaçtan düşerler diye korkmuyor. Kadınların çocuklarına gösterdikleri ilgi seviyesi evlerine de yansımış durumda. Evin her yerine girip çıkan tavuklar mikrop saçarken onlar komşularla pencereden pencereye dedikodu yapıyorlar. Hadi dedim belki adamlar çalışıyorlardır. Onlar da tüm gün bir ağaç altına oturup çözemeyecekleri dünya meseleleri konuşup duruyorlar. ”
Yaşlı adam ziyaretçiyi dinledikten sonra ”Haklısın, haklısın…” dedi
Daha bir hafta geçmiş geçmemişti ki çadıra bir ziyaretçi daha geldi. Aldı eline çayını ve anlatmaya başladı gördüklerini:
” Böyle bir köyde yaşadığınız için çok şanslısınız. Çocukların o neşe dolu oyunlarını izlerken içimde güller açtı. Bizim kentimizdeki çocuklar okullara kapanıp ezberlerini yaparak hayat geçiriyorlar. Buradaki çocuklar ise hayatı düşe kalka öğreniyorlar. Ayakkabıları yok çünkü çocuklar toprakla daima temas halindeler, ağaçlara tırmanıyorlar çünkü içlerinde bir yerde o cesaret tohumları ekilmiş. Anne ve babalar onlara güvendikleri için ekilen tohumlar yeşerip ağaç oluyorlar. O çocuklar beni tanıdığım anne-babaların uyguladıkları baskı ile büyümüyorlar ve bu harika. Kadınları deseniz işlerini yapıyorlar ama bir eve kapalı değiller. Komşularıyla kahkaha dolu sohbetler ediyorlar. Ayrıca köyde kimsenin ”mülk” sahibi olmak gibi derdi yok. Tavuklar bir o mutfakta bir diğer mutfakta dolaşıyorlar. Kimse bu tavuk kimin bu tavuk yumurtası kimin derdine düşmüyor. Erkeklere gelince, ben böyle aklı başında filozof gibi adamlar görmedim. Birkaç adam bir araya gelmiş bir ağacın altına oturmuş ve dünyanın sorunlarını konuşuyorlar. Sizce de şuan daha çok insan onlar gibi vaktini sessizce düşünmeye harcasaydı, birçok sorun çözülmüş olmaz mıydı?
Yaşlı adam yine onu da dinledi ve çayını yudumlarken başını salladı: ”Haklısın, haklısın…”
İkinci ziyaretçi de gittikten sonra torunu yanına gelip sordu: ” Dede nasıl ikisi de haklı olur? Birbirine zıt şeyler söylediler.”
DEVAMI BİR TUTAM DERGİDE!
DERGİMİZİ İNDİRMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İNDİR BUTONUNA TIKLAYABİLİRSİNİZ.
Yorumlar