Kitabın yazarı Jose Mauro de Vasconcelos 26 Şubat 1920 de Rio de Janeiro yakınlarında bir kasabada doğdu. Ailesi çok yoksuldu ve eğitimine devam edebilmesi için onu amcasının yanına Natal kasabasına gönderdiler. Liseyi bitirdikten sonra 2 yıl tıp eğitimi aldı ancak yarıda bırakıp hayallerinin peşinden koşmayı tercih ederek Rio de Janeiro’ya gitti. Boks antrenörlüğü, tarım işçiliği, garsonluk, balıkçılık gibi bir sürü farklı işte çalıştı. Değişik ortamlarda çok farklı insanlarla tanıştı. İyi bir gözlemci olmanın da avantajını kullanarak çok güzel romanlar yazdı.

Romanlarında genellikle yoksulluk, zorlu yaşam koşulları üzerinde durur. Özellikle Şeker Portakalı ve serinin devamı olan Güneşi Uyandıralım ve Delifişek romanlarında bunu tüm duygusallıkla anlatmıştır. Şeker Portakalında 12 günde bitiren yazar ‘’ama onu 20 yıldan fazla yüreğimde taşıdım’’ diyerek ona olan sevgisini anlatmış, bize de kitabı yüreğimizde taşımamıza izin vermiştir.  24 Temmuz 1984’te hayatını kaybeden yazar bize çok güzel eserler ve bir de Zeze ile tanışma fırsatı vermiştir.

Şeker Portakalı

Kitabın tam özeti aslında başlıkta saklı. Günün birinde acıyı keşfeden küçük bir çocuğun öyküsü. Zeze 5 yaşında çok yoksul bir ailenin çocuğudur. Oldukça haylaz olan Zeze hem ailesini hem mahalledeki insanları bıktırmıştır artık. Bu kadar haylaz olmasının yanı sıra hayal gücü çok iyi ve okumayı kendi sökecek kadar da zekidir. Sadece ablası onu anlamaya çalışır. Bir nevi herkes kendi dersiyle uğraşır diyebiliriz. Babası işsizdir ve bu yüzden çok sıkıntı çekmektedirler. Diğer kardeşler de Zeze’nin haylazlıklarından yorulmuş hepsi kendi derdindedir. Yeni bir yere taşınırlar ve Zeze bahçede bir portakal ağacı bulur. Fazla arkadaş edinemeyen Zeze’nin yeni arkadaşı artık bu fidandır.

Ailesi kalabalıktır ancak onu dinleyen, anlayan kimse yoktur. Ailesi tarafından sürekli azarlanan, mahalledeki insanların sürekli kızdığı Zeze’nin başka çaresi kalmamıştır; portakal ağacından başka. İlerleyen bölümlerde yolu kasabanın zenginlerinden olan Portekizli Manuel Valaderes ile kesişir ve birlikte zaman geçirmeye başlarlar. Kendi babasından görmek istediği sevgiyi, anlayışı onda bulmuştur Zeze. O artık babası gibi olmaya başlamıştır. Hatta babası bir gün öyle dövmüştür ki Zeze’yi artık Portekizli’nin oğlu olmaya karar verir. İntihar düşüncesine kadar geçen süreçte en büyük destekçisi hep Portekizlidir. Çocuk kalbi sevgi gördüğü yerde yeşermek istiyor, çocukluğunun zarar gördüğü yerde değil. Zeze’nin Portekizlisi onun yaşamak istediği çocukluğunun aynası olmuştur.

5 yaşındaki bir çocuğun tüm bu süreçleri tek başına atlatmaya çalışması olanaksızdır ki intihar düşüncesi aklında yerleşmeye başlamıştır. Ailesinin o olmazsa daha mutlu olacağını düşünen bir çocuk ruhu hem kendi canını hem bizim canımızı fazlasıyla acıtmıştır. Yazarın kendi hayatından da izler taşıyan Şeker Portakalı tüm çocuk kalplilere, tüm hassas kalplilere ayna tutmuş ve onu ciğerlerimize kadar yaşatmıştır diyebiliriz. Okurken zaman zaman güleceğimiz zaman zaman gözyaşlarımızı tutamayacağımız bir kitap.

Ayrıca kitabın en etkilendiğim kısımlarından birisi de giriş kısmında bulunan ithaf kısmıdır. Çoğumuzun gözünden kaçan bu kısımı özellikle okumanızı tavsiye ederim.

Dodo, ne hüzün öldürür insanı ne de hasret!..

Jose Mauro de Vasconcelos, Şeker Portakalı (İthaf Kısmı)

Kitabın Dünyaca Ünlü Olması

Kitabın bu kadar başarılı olması yazarın çocuk zihnini çok güzel bir şekilde anlatması olabilir. Çocuklar yetişkinlerden çok farklı. Düşünceleri olsun olaylara bakış açısı olsun aralarında çok fark var. Bu hem büyüdükçe artar sorumluluklar, sorunlar, iş hayatı vb. gibi durumlardan hem de içerisinde bulunulan toplumun gelenekleri, adetleri, düşünme tarzı sonucu oluşan değişikliklerden kaynaklanabiliyor. Ama çocukların zihinleri tertemiz, doğallar. Onlar oldukları gibi düşünüyor, olayları gördükleri şekilde yorumluyorlar. İçlerinde taraf tutabilecekleri hiçbir düşünce yok. Üniversitede bir hocamın dediği gibi ‘’çocuğun seviyesine inilmez çıkılır. Çünkü onlar bizden daha saf ve daha doğallar.’’ Gerçekten de sanırım büyüdükçe onların zihinlerini biz bulandırmaya başlıyoruz.

Kastettiğim onu kalbimde öldürmek. İyiliğini istemekten vazgeçmek. Derken bir gün ölüp gidecek.

Jose Mauro de Vasconcelos, Şeker Portakalı

Şeker Portakalı Film

2012 de Brezilyalı yönetmen Marcos Bernstein tarafından beyaz perdeye uyarlanmıştır. Ama elbette benim tavsiyem ilk kitabın okunmasıdır. Kitapta yer alan bazı detayların filmde olmayışı, kitabı okurken hayal gücümüzde canlandırdığımız kadar güzel olmayışı ilk olarak kitabı okumamızı gerektiriyor bence. Kitapta yer alan belki ufak detaylar gibi görünen ama sizi heyecanlandıran kısımları filmde bulamayınca bir miktar hayal kırıklığına uğruyor insan. Kitabı okuduktan sonra ise zihnimizde canlandırdığımız olayları ekranda görmek daha zevkli geliyor. Filmin çocuk oyuncusu Joao Guilherme Avila rolünün altından çok güzel kalkmış ve Zeze’nin hakkını vermiş diyebiliriz.

Küçük bir not olarak okumak isteyenler için Güneşi uyandıralım ve Delifişek kitapları Şeker Portakalının devamı niteliğindedir.

Asıl acı, kalbi baştan aşağı sancılara boğan, insana sırrını kimselere anlatmadan ölmeyi arzulatan bir şeydi.

Jose Mauro de Vasconcelos, Şeker Portakalı