VAHİDEDDİN HAN'IN Hayatı Ve Yaptıkları

Sultan Vahdettin

Babası: Sultan Abdülmecid
Annesi: Gülistü Kadın Efendi
Doğumu: 2 Şubat 1861
Vefatı : 16 Mayıs 1926
Tahta Geçişi: 4 Temmuz 1918
Saltanat Müddeti: 4 Yıl 4 Ay 25 Gün
Halifelik Sırası: 101
VAHİDEDDİN HAN'IN Hayatı Ve Yaptıkları

Son Osmanlı padişahı ve İslam hâlifesi. Sultan Birinci Abdülmecid Han’ın oğullarının en küçüğüdür. Annesi Gülistü Sultan’dır. 2 Şubat 1961 tarihinde doğdu. Çok küçükken anne ve babasını kaybetti. Ağabeyi İkinci Abdülhamid tarafından büyütülüp, himâye edildi. Çok zeki olup fıkıh bilgisinde pek ileriydi. Yâveri Mustafa Kemâl paşa ile beraber Almanya ve Avusturya’ya resmi ziyarette bulundu. İttihadcılara muhalif idi. 4 temmuz 1918’de ağabeyi Sultan Reşad’ın vefat ettiği gün padişah ve halife oldu.Tahta geçişi dolayısıyla hazırlanan hattı hümayünda; kabinede adaletin dağıtımı ve güvenliğin sağlanması hususunda daha fazla gayret harcanmasını, zaruri (zorunlu) gıda maddelerinin ucuzlatılması için acele tedbir alınmasını, üretimin arttırılmasını,siyasi suçluların af edilmesini, savaş bölgesi dışındaki sıkıyönetimin kaldırılmasını, devlet hizmetinde çalışılacak olanların, namuslu kişilerden seçilmesini, kanuni bir sebep olmadıkça kimsenin işinden uzaklaştırılmamasını istedi.

Bu istekler ve yeni icraat padişahın devlet işlerinde memleket meselelerinde aktif bir yol tutacağının açık bir deliliydi. Ancak bu sıralarda Birinci Dünya Savaşı’nın korkunç neticeleri alınmak üzereydi. Nitekim 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi imza edilerek,Birinci Dünya Harbi, mağlubiyetimizle bitti.

Mütarekeye imza koyan delegeler, 10 Kasım 1918’de saraya arz-ı tazim için geldiklerinde Vahideddin Han Bunları kabul etmedi.

Osmanlıları Birinci Dünya Savaşı’na sokan Talat, Enver ve Cemal paşalar 3 Kasımda yurt dışına kaçtılar. 24 Kasım 1918’de Vahideddin Han Daily Mail Gazetesi muhabirine beyanet verdi. Daha sonra Times Gazetesin’de yayınlanan bu beyanette, Osmanlıların Dünya Savaşına’na girmelerini sorumluluğunu İttihat ve Terraki Fırkası’na yüklüyor, bu suretle felakete onları sebep gösteriyordu.

VAHİDEDDİN HAN'IN Hayatı Ve Yaptıkları

16 Mart 1920

16 Mart 1920’de İstanbul İtilaf devletleri tarafından işgal edildi. Yunanlılar İzmir’e, İtalyanlar Güneybatı, Fransızlar da Güney Anadolu’ya girdiler. İstanbul’da toplanana Osmanlı Meclis-i Meb’üsanı, vatanın her ne şekilde olursa olsun müdafaasına dair meşhur Misak-ı Milli’yi kabul edince, 16 Mart 1920’de İstanbul, resmen itilaf devletleri tarafından işgal edildi; meclis dağıtıldı. İşgal kuvvetleri Osmanlı ordusunu tamamen lağvettirdiler. Yalnız padişahın şahsını korumak için, yedi yüz kişilik maiyyeti seniyye kıt’ası bırakıldı. Sultan bu taburu, Ayasofya etrafındaki sipere sokup camiye çan takmak veya müze yapmak isteyenlere ateş ediniz emrini verdi.

İşgal altındaki İstanbul’dan vatanın kurtarılamayacağını anlayan Vahideddin Han, güvendiği kumandanlara Anadolu’ya göndermek istedi.Ancak Bunlar; ”Dünyaya karşı harp edilmez. Bu iş olmaz” diyerek gitmeyi reddettiler. Sultanın, kurtuluşun Anadolu’dan gerçekleşeceğine ümidi tamdı. Bir ara kendisi gitmeyi düşüyse de İngilizler; ”Eğer Anadolu’ya geçersen İstanbul’u Rumlara işgal ettirir, taş üstünde taş bırakmayız” diyerek engellediler. İngilizler, Mondros mütarekesi’nin tatbikini yerinde teftiş etmek üzere Anadolu’ya bir müfettiş gönderilmesini istediler. Padişah, bunu fırsat bilerek, İttihadcılarla arası açılmış bulunan ve öteden beri kendisine gösterdiği sadıkane tavırları ile temayüz eden yaveri Mustafa Kemal Paşa’yı saraya çağırdı. Kendisine, ”Paşa, paşa! Şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin. Bunları unutun. Asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden mühim olabilir. Devleti kurtarabilirsin” Sözlerinden sonra, büyük yetkilerle Anadolu’ya gönderdi.

Sevr Muahedesi

Vahideddin Han, bundan sonra İstanbul’daki işgal kumandanlarını oyalamak ve Anadolu’daki mücadeleyi gözden uzak tutmak için türlü siyasi gayretler içine girdi. 11 Mayıs 1920’de düşmanların hazırladığı ve Anadolu’nun işgalini ihtiva eden Sevr Muahedesi’ni bütün baskılara rağmen imzalamadı ve muahede hükümsüz oldu.

Bu arada Anadolu’da birbiri ardına zafer haberleri gelmeye başladı. Uzun mücadeleler akabinde nihai zaferin kazanılmasından iki ay sonra 1 Kasım 1922 tarihinde Ankara meclisi, saltanatı kaldırdığını açıkladı. Bunun üzerine padişaha içeriden ve dışarıdan gelen baskılar dayanılmaz hal aldı. Saraya tehdit mektup ve telgrafları yağıyordu. Sultan, İstanbul’da can ve ırzının emniyette olmadığını anladı.Ortalık yatıştıktan sonra tekrar geri dönmek niyetiyle ülkeyi terk ederek hicrete razı oldu. Zaten kendisine bu istikamette telkinler yapılmaktaydı.

Nihayet saltanatın kaldırılmasından iki hafta kadar sonra, 17 Kasım 1922 Cuma günü, Malaya adlı kruvazör ile Malta adasına çıktı. Buradan Mısır ve Hicaz’a gittiyse de fazla kalamadı. Bu arada bazı hatıralarını ihtiva eden ve icraatlarını müdafaa ettiği bir beyanname neşretti. Şehzadeliğinden beri tanıdığı İtalya kralı Vittorio Emanuele, vefa göstererek kendisini İtalya’ya davet etti. Vahideddin Han,1923 senesinde İtalya’nın San Remo şehrine yerleşti. Kralın maddi yadım tekliflerini geri çevirdi. Burada acı ve sıkıntı içinde geçen bir sürgün hayatından sonra, 16 Mayıs 1926 (4 Zilkade 1345) günü, yatsı namazını kıldıktan hemen sonra kalp krizinden vefat etti. Cenazesi Şam’a getirilerek Sultan Selim Cami haziresine defnedildi.

VAHİDEDDİN HAN'IN Hayatı Ve Yaptıkları

Sultan Vahdettin Han’ın Suriye’nin Şam Şehrinde bulunan kabri.

Sultan Vahdettin