Bu yazımda ele almak istediğim konu, Doğan Cüceloğlu ve İrfan Erdoğan’ın Öğretmen Olmak kitabında geçen tanık olmak ve tanıklık. Peki nedir bu tanıklık dediğimiz şey? Doğan Cüceloğlu tanıklık için ‘’bir kişinin psikolojik ve sosyal olarak var olabilmesi; bir insanın, insan olarak toplum içinde yaşamına devam edebilmesi için, tanıklığa ihtiyacı vardır’’ der. Bu cümleden de yola çıkarak tanıklığın aslında fark edilme, görülme olduğunu söyleyebiliriz.

 Her insan yaptığı şeylerin fark edilmesini, kendisinin fark edilmesini ister. Hayatımız boyunca etrafımızdaki kişiler değişse de onlara verdiğimiz değerlere göre onların tanıklık etmelerine ihtiyaç duyarız. Çocukken anne babamızın, öğrenciyken öğretmenimizin, yetişkinken patronumuzun tanıklığı bizim için önemlidir. Çünkü bizim o işe verdiğimiz değer ve görmesini istediğimiz kişilere verdiğimiz değer fark edilsin, onlarda bizim kadar mutlu olsun isteriz.

Bu içimizdeki bir şeyleri başarma arzusudur aslında. Başarırız, kendimizi ve tanıklık eden insanları mutlu ederiz ve motivasyonumuzu arttırırız. Yaptığımız birçok işi her ne kadar kendi mutluluğumuz için yapsak bile bir toplum içinde yaşadığımızı ve bu topluma bir şekilde kendimizi dahil etmemiz gerektiğini kanıtlamamız gerektiğini düşünürüz. Bu yüzden de yaptıklarımızı bilsinler isteriz. Ama bazıları daha çok bilsin, daha çok görsün isteriz. Çünkü onlar bizim için değerlidir. Onları diğer insanlardan ayırmışızdır. Ancak bunun tam tersi olduğunda yani asıl tanıklık etmesini istediğimiz kişi bizimle ilgilenmeyince ve onun yerine o an oradaki başka bir kişi tanıklık ‘’yapmaya’’ çalıştığında bizim için eski değeri kalmamıştır artık.

Öğrenci, kendi evinde, komşularında, mahallesinde bulamadığı, ancak deyim yerindeyse vitamin, mineral, protein, kadar ihtiyaç duyduğu tanıklığı, öğretmenin yaşattığı değerler ortamında bulur.

Öğretmen Olmak Bir Can’a Dokunmak, Doğan Cüceloğlu, İrfan Erdoğan
Tanık Olmak ve Tanıklık Yapmak

Tanıklık yapmak ve tanık olmak arasındaki ilişkiyi de şöyle açıklar Cüceloğlu; Güçlü bir tanıklık yapması gereken kişi tanık olduğunun bilincinde olmadığında hayatının önemli bir konumunda olan kişi tanıklık yapmaya çalışırsa o sadece tanıklık yapmış olur ancak gerçek bir tanık olamaz. Bir ilkokul öğrencisinin büyük bir özenle öğretmenine göstermek için çizdiği resmi dünyada ki herkes çok güzel dese bile öğretmeni eğer tanıklık etmiyorsa bir anlamı kalmamıştır artık. Öğretmen örneği verdim çünkü hayatta tanık olabilecek en önemli kişiler bir bakıma öğretmendir. Öğretmenler her bir öğrencilerine tek tek tanık olmalı, her biri için tanık olduğunu fark ettirmelidir.

Hayatımızın büyük bir çoğunluğu okulda, öğretmenlerimizle geçiyor. Hatta bazen öyle oluyor ki bir öğretmen bir öğrenci için çoğu şeye bedel olabiliyor. Her öğretmen bunun bilincinde olarak sınıfa girmelidir. Öğrencilerinin farkında olmalıdır. Yukarıda verdiğim örnekte eğer öğretmen öğrencinin çizdiği resme tanıklık ederse dünyanın en iyi ressamını yetiştirmeye başlayacaktır artık. Ancak göz ardı ettiğindeyse dünyanın en iyi ressamlarından birinin gelişimine engel koyacaktır. Her öğretmen öğrencisini dünyanın en iyisi olma yolunda ilerletmelidir. En iyi avukatı, en iyi polisi, en iyi doktoru, en iyi insanı… ilk hedef en iyi insanı yetiştirmek daha sonrasında ise onlara tanıklık ederek işini en iyi yapan insanlar yetiştirmektir. Tanıklık etmenin önemi de tam olarak burada anlaşılmaktadır.