Engin Geçtan‘ın “İnsan Olmak” kitabını değerlendirmeye tüm hızımızla devam ediyoruz. Bugünkü yazımda kitabın üçüncü bölümü olan “İnsanlardan Korkmak” konusunu inceleyeceğim. Keyifli okumalar…

Duyguların Verdiği Korku

Bazı insanlar, diğer insanlarla beraberken bir tedirginlik hissederler. Bunun farkında değildirler. Onlara yöneltilen iltifat, beğeni vs. onları rahatlatsa da kısa süre sonra tekrar tedirgin olurlar. Bu yaşadıklarını “korku” olarak nitelemezler.

Bunun nedeni; reddedilme, küçük görülme, dışlanma vb. duyguları yaşamaktan korkmalarıdır. Yani aslında, bu duygulardan korkarlar. İçinde yetiştiği ailenin ortamı, bunu tetikleyen en önemli etkendir. Kısıtlayıcı, reddedici, aşırı koruyucu vb. anne-babalar farkında olmadan bu tarz bir insanın gelişmesine sebebiyet verirler.

Eğer bu insanlar reddedilme gibi duyguların evrensel olduğunu bilselerdi, yaşamlarında daha rahat ilişkiler kurarlardı. Fakat bunun farkında olmadıklarından, gelişebilecek bir ilişki başlamadan bitmiş olur.

Biraz Sohbet…

Evet, bu bölüm biraz kısaydı. Kitabın üçüncü bölümünde yer alan konuyu en iyi şekilde böyle değerlendirebilirdim. Bundan dolayı biraz bu konular hakkında kendi görüşlerimi, tanık olduğum veya duyduğum birkaç olaya yer vererek bu konuyu biraz daha zenginleştirmek istiyorum.

Özellikle son yıllarda bu tarz duygular çokça görülmekte. İnsanlardan korkmak bir tür sosyal fobidir aslında. Bu sosyal fobinin gelişmesi aileden, arkadaş çevresinden vs. kaynaklanıyor. Ülkemizde birçok insan bu konudan mustarip ama farkında değil. Belki haberlerde görmüşsünüzdür, insanlar reddedilmemek için hiç uygun olmayan davranışlar sergilemekte. Örneğin, bir kadın ile bir erkek arasında bu tarz acı olaylar yaşanıyor. Erkek, teklif ediyor ama reddedilince kıyamet kopuyor. Bu biraz da egoist olmaktan kaynaklanıyor olabilir. Ama aslında altında yatan neden bu yukarıda anlattıklarımız olabilir. Bir de bu tarz durumlara hiç bulaşmayanlar oluyor. Mesela, bir birey gerçekten sevdiği birine duygularını açamayabiliyor. Bunun sebebi, reddedilmekten korkmak olabilir. Fakat bunun pek de farkında olmuyorlar.

Dışlanma, küçük görülme gibi olaylar da daha çok çocuklar arasında görülebiliyor. Ama çocukluktan kalma bir alışkınlık haline gelirse bunlar, bu sefer de yetişkinler arasında ciddi problemler yaşanabiliyor. Kılık-kıyafetinden veya mensubu olduğu bir millet yüzünden dışlanmak acı bir durum olsa gerek…

Neyse, sözü fazla uzatmayayım. Bu tarz sorunlar birçok toplumda var. Ama bu sorunları aşmak bizim elimizde. Gereken çabayı gösterirsek (özellikle anne-babalar) bu sorunları aşacağımıza inanıyorum…

Aslında herkesin çocukluk döneminde bir şeyler aksar. Ama insan, duyguların dürüstçe yaşanabildiği bir çevrede yetişmişse olumlu duygular gibi olumsuz duygularını da açıkça yaşamayı öğrenebilir, dolayısıyla kendine fazla yabancılaşmaz.

Engin Geçtan – İnsan Olmak